Şikago’daki başkonsolosluk görevimin son aylarıydı. Bakanlıktan gelecek atama haberiyle merkeze dönmeyi beklerken bir gün telefonum çaldı. Arayan müsteşarımız Ali Tuygan’dı. “Biliyorum, şu sıralar dönüş talimatını bekliyorsun Naci; ama biz seni Riyad’a büyükelçi olarak gönderiyoruz” dedi. Ne büyük bir heyecandı benim için. Bir Dışişleri mensubunun meslekte alacağı en önemli haber büyükelçilik tebliğidir. Müsteşarımıza teşekkür ettim; hemen evi arayıp Canan’a haberi verdim. Kısa sürede toparlanıp 2007 Şubat ayının ortalarında, eksi 25 dereceleri yaşadığımız Şikago’dan, artı 25 dereceli Riyad’a taşındık.
Her ne kadar Suudi Arabistan’da uzun yıllar sonrasında ikinci kez görev yapıyor olsam da Amerika’dan sonra önemli bir Arap başkentinde yaşamaya başlamak oldukça ilginç gelmişti bana. Riyad’a alıştıktan kısa bir süre sonra Amerika’da edindiğimiz dostlarımıza düzenli e-postalar göndermeye ve yeni hayatımızdaki izlenimlerimi kendileriyle paylaşmaya başladım. Daha çok Suudi Arabistan’daki sosyal hayata ilişkin görüşlerimi dile getirdiğim “Riyad Mektupları” dostlarımdan ilgi görünce, Ankara’ya dönünceye kadar bu paylaşımları göndermeye devam ettim. Bu e-Posta mektupların örneklerini bilgisayarımın arşivinde hala muhafaza ediyorum.
Müsteşar Yardımcısı olarak başladığım son merkez görevimde yoğun bir çalışma ortamının içine girmiş olmakla birlikte, resmiyetten uzak bir platformda yazmaya Türkiye’de de devam etmek arzusu hep içimdeydi. Ancak, mesleki konularda serbest yazılar yazmak görev başındaki bir memur için alışılmamış bir uygulama olacağından konuları meslek dışından seçmek şartıyla bir blog açmayı ve oradan kendime bir nefes alma imkanı yaratmayı denedim. 2010 yılı Nisan ayında ilk yazımı şu anda bu satırları okuduğunuz adreste yayınladım. Bloğumun başlığı da “Hariciyeciden Bilişim Yazıları”ydı. Yoğun bir çalışma temposu içerisinde olmama rağmen bloğumda yazmaya Ankara’dan ayrıldığım 2016 yılına kadar devam ettim.
Diplomat olarak görev yaptığım yılların her anından mutluluk duydum. Bir kişinin yurtdışında ülkesini temsil etmesi hem tatmin edici bir iş, hem de o görevi yapan kişiler için büyük bir onurdur. 38 yıllık meslek hayatım boyunca bu mutluluğu ve onuru yaşadım. Son görev yerim Cenevre’de ülkemizi BM Cenevre ofisi nezdinde “Büyükelçi – Daimi Temsilci” olarak temsil ettim. Cenevre görevim beklenenden kısa sürüp iki yıl sonra Türkiye’ye dönmem gerekince “artık emekliliğe az bir süre kaldı; en iyisi daha fazla beklemeden şimdi emekli olayım” deyip 2019 Mart ayında emekli oldum ve anne-baba diyarı, doğup büyüdüğüm şehre, İzmir’e yerleştim. Şimdi yaklaşık iki yıldır Urla’da, ailem ile birlikte, geçmiş yıllarımıza göre oldukça sakin bir hayat yaşıyoruz.
Merkezde ve yurtdışında görev yaptığım ülkelerde hayatımı, edindiğim deneyimleri ve izlenimleri, ileriki yıllarda yayınlayabilirim düşüncesiyle farklı aralıklarla yazmıştım. Dolayısıyla zaman içerisinde, yayın formatına dönüştürebileceğim kapsamlı bir anı dosyam oluştu. Biz diplomatların hayatları hep sınırlı sürelerle belirlenmiş bölmelerde geçer. İki yıl Ankara, dört yıl Bonn, ardından tekrar Ankara, sonra beş yıl Şikago gibi bölmelerdir bunlar. Ben de anılarımı bu formata uygun bir şekilde düzenledim; uzak olmayan bir süre sonra umarım yayınlama imkânı da bulabilirim.
Bazı dönem arkadaşı meslektaşlarım anılarını yayınladılar. Bazılarının ise bu yönde çalışmalar yaptıklarını biliyorum. Geçenlerde bir bölüm emekli büyükelçi arkadaşımın ve dönem olarak meslek kıdemlisi büyüklerimizin Global İletişim Forum’u üyeleri olarak derledikleri çalışmayı da zevkle okudum. Ne zamandır, artık benim de bloğumu aktif duruma getirmemin doğru olacağını söylüyordum dostlarıma. Emekliliğin iki yılı dolmadan, tabiatla iç içe yaşanan şirin Urla’dan bloğumun kontağını tekrar açayım diye düşündüm.
Aslında uzun yıllar diplomasi mesleği içinde olduktan ve diplomasi alanına ek olarak teknoloji, bilişim ve inovasyon gibi farklı konulara da ilgi duyup bu ilgiyi bakanlık çalışmalarına da yansıttıktan sonra birikimlerinizi ve izlenimlerinizi paylaşmak bir bakıma görev oluyor. İşte “Hariciyeciden Bilişim Yazıları”nın “Diplomasi Günlüğü”ne dönüşmesinin arkasında yatan neden kısaca bu.
Düzenli aralıklarla olmasa da burada bundan böyle farklı konularda bazı yazılarımı sizlerle paylaşmayı düşünüyorum. Bu defa yalnız bilişim konularındaki görüşlerimi paylaşmakla kalmayacağım, dışişleri bakanlığımızdaki görevim sırasında kurumumuzda yaptığımız bazı çalışmaları da sizlerle paylaşmayı düşünüyorum. Bu arada, dünyanın dört bir yanında üstlendiğim görevler sırasındaki bazı izlenimlerimi, anı dosyamdan çekip önceden burada yayınlayabilirim. Özellikle, Arap Baharı, Avrupa Birliği ile yaşadığımız mülteci krizi gibi, dışişleri bakan yardımcılığım dönemimdeki bazı gelişmelere ilişkin önemli dış politika konularını ve bu konulardaki kişisel görüşlerimi de yazma imkânım olabilir.
Önceki yazılarımda olduğu gibi, Diplomasi Günlüğü’nde de yorumlar bölümü açık olacak. Dileyen okuyucular yazılarımla ilgili görüşlerini metnin altına kaydedebilirler. Daha önceki paylaşımlarımda olduğu gibi, yorumlar genel yazım kurallarına ve etik değerlere uygun olduğu ve kişilik haklarına zarar vermediği sürece yayınlanacaktır. Cevap gerektiren yorumlara da imkanlar ölçüsünde görüşlerimi yazmaya gayret edeceğim.
Ben bloğumu açtığımda internet üzerinden yayın yapan kişi ve kuruluş sayısı oldukça azdı. Oysa şimdi internet üzerinde yeni bir medya dünyası geliştiği için görüş ve düşüncelerini bu alternatif platformda paylaşanların sayısı da arttı. Zaman içerisinde çoğu insan, artık okunamaz ve izlenemez duruma gelen gazete ve televizyon kanallarından uzaklaştıkları için gazetelerimiz ve televizyonlarımız da yoğun olarak internet dünyasında izleniyorlar. Fazla iddialı olmamakla birlikte “Diplomasi Günlüğü” ile şimdi ben de bu kervana katılmış oluyorum.
Bloğumla birlikte Twitter hesabımı da artık aktif duruma getiriyorum. Yeni yazı ekledikçe Twitter üzerinden de bilgilendirme yapmayı planlıyorum.
Bir sonraki yazıma kadar sağlıcakla kalın.
Daha önceki yıllarda yayınladığınız yazılarınızı da zevkle ve ilgiyle takip eden bir uluslararası ilişkiler mezunu olarak, yeni yazılarınızı ve özellikle anı ve izlenimlerinizi heyecanla bekliyorum ve bu güzel paylaşımlarınızdan ötürü size kişisel olarak teşekkür etmek istiyorum. Bloğunuza dönüşünüz hayırlı olsun.
Kutlarım. Sizin bilişim geçmişinizi biliyoruz. Bloğunuzu yakında daha da geliştireceğinize inanıyoruz.
Hayırlı olsun. Umarım sık yazarsınız.
Ankara yıllarınızda diplomat olmak isteyen gençlerle yakın ilişki içerisindeydiniz. Umarım Urla’dan da benim gibi uluslararası ilişkiler eğitimi gören arkadaşlarımızı deneyimlerinizle desteklemeye devam edersiniz. Sitenize abone olma seçeneğini de aktif duruma getirirseniz yeni yazılarınızdan daha pratik haberdar oluruz. Bloğunuz hayırlı olsun.
Yorumunuz için teşekkür ederim. Sitede bazı küçük düzenlemeler yapıyorum. Altyapı tamamlandığında abone olma seçeneğini de aktif duruma getirmeyi düşünüyorum.