Kamuoyumuz da yakından izlediği için hatırlanacaktır; yurt dışındaki büyükelçilerimizin katılımıyla geçtiğimiz Ocak ayında Ankara’da bir büyükelçiler konferansı düzenlenmişti. Daha sonra sayın bakanımızın başkanlığında, bakanlık üst düzey görevlileri olarak Mardin’de bu konferansın değerlendirme toplantısını yaptık. Bu toplantı vesilesiyle Mardin’de yerel kuruluşlarla gerçekleştirdiğimiz temaslar, dış politika konularının ülke sathında değişik kesimlerle ele alınmasının ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Mardin deneyiminin, uzun bir süredir kendini yoğun bir dış temas trafiği içinde bulan bakanımız için ilham kaynağı olacağını tahmin ediyorduk. Nitekim öyle de oldu; Ankara’ya döner dönmez, müsteşar yardımcılarının, değişik dairelerden meslektaşlarını da yanlarına alarak, Türkiye’nin dört bir yanında dış politika konularında bilgilendirme toplantıları düzenlemeleri kararlaştırıldı.
Mesleğimizin gereği olarak bizim hayatımızın önemli bir bölümü dış ülkelerde geçiyor. Aslında merkez hizmeti için Türkiye’ye döndüğümüzde de uluslararası toplantılar için sık sık geçici sürelerle yurt dışına gidiyoruz. Dolayısıyla dış politika ile ilgili çalışmaları daha çok yabancı muhataplarımızla konuşuyoruz. Oysa bir diplomatın mesleğinde başarılı olabilmesi için öncelikle kendi ülkesini iyi tanıması gerekir. Güneydoğu’yu, Doğu Anadolu’yu, Trakya’yı gezip görmeden, oradaki yerel yöneticilerden bölgeye ilişkin konularda bilgi almadan Halep’te, Şam’da, Tahran’da, Batum’da, Filibe’de, Sofya’da görev yapmanız zordur. Bu nedenle sayın bakanımızın kamu diplomasisi boyutuyla verdiği talimat aslında bizleri memnun etti. Müsteşar yardımcıları olarak şehirleri aramızda paylaştık ve bir program dahilinde illerimizi ziyarete başladık. Benim ilk ziyaret için seçtiğim il Şanlıurfa oldu.
Bakanlıkta genç memurken bir GAP bilgilendirme gezisi çerçevesinde Şanlıurfa’yı ziyaret etmiştim. Ama aradan en az 20 sene geçti. Doğrusunu söylemek gerekirse bu kadar süre sonra nasıl bir Urfa göreceğimi merak ediyordum. Heyetimizde benden başka dört meslektaşım daha vardı. Bir dönem Halep’te başkonsolosluk yaptıktan sonra geçtiğimiz yaz merkez görevine dönen genel müdür yardımcısı Ali Kemal Aydın’ın özellikle bölgeyle ilgili konulara vakıf olduğu için temaslarımıza önemli katkılar sağlayacağını düşünmüştüm. Öyle de oldu, eşlerimizle birlikte gittiğimiz Şanlıurfa’da iki günümüz dolu dolu geçti; tahminlerimizin ötesinde verimli bir program gerçekleştirdik.
Şanlıurfa peygamberler şehri olarak da biliniyor. Toprağı mümbit, şehrin her bir köşesi tarihin değişik dönemlerinden eserlerle dolu. Belki de en önemlisi insanları içten ve canayakın. Bilmem söylememe gerek var mı, Şanlıurfa’ya gittiğinizde beslenmenize özen göstermeniz gerekiyor. Eğer kontrolü kaybederseniz yörenin kebaplarının cazibesine kapılıp kısa süre içerisinde arzu etmeyeceğiniz kadar kilo alabiliyorsunuz. İkinci günümüzün akşamında vali beyin ev sahipliğinde, şehrin diğer bazı yöneticilerinin de katıldığı “sıra gecesi“nde hem bölgenin kültürüyle daha yakından tanıştık, hem de başta çiğ köfte olmak üzere Şanlıurfa’nın leziz yemeklerini tattık.
Şanlıurfa’nın son yıllarda ne kadar geliştiğini görmek için özel bir çaba sarfetmenize gerek kalmıyor. Şehirde modern yapılar ile tarihi güzellikler ahenk içinde bir bütünlük oluşturmuş. Yollar ve kaldırımlar temiz ve bakımlı. Beş yıldızlı otel sayısı ise bir veya ikiyi geçmiyor. Şanlıurfa ziyaretimiz sırasında bize ev sahipliği yapan dostlarımızdan Dr. Eyyüp Şelli, dünya çapında ünlü iki büyük otel zincirinin Şanlıurfa’da otel inşaatına başladığını söyledi. Dolayısıyla, bir kaç sene içerisinde Şanlıurfa dışarıdan gelecek misafirlerini daha kolay ağırlayabilecek bir alt yapıya da kavuşmuş olacak.
GAP projesinin etkisi yalnız Urfa’da değil, tüm bölgede hissediliyor. Özellikle son 2 yıldır uygulanan eylem plani ile GAP bölgesine aktarılan kaynaklar sayesinde başta sulama kanalları, duble yollar, okullar, hastaneler ve üniversiteler olmak üzere alt yapı yatırımlarında önemli bir artış olmuş.
Trabzon’dan yaklaşık bir yıl önce Şanlıurfa’ya atanan vali Nuri Okutan Urfalıların da sevgisini kazanmış genç ve dinamik bir yönetici. Başta eğitim konuları olmak üzere Şanlıurfa’ya artı değerler katabilmek amacıyla çeşitli projeler üzerinde çalışan Vali bey ile görüştüğümüzde dışişleri bakanlığı olarak şehrin gelişmesine sağlayabileceğimiz katkılar üzerinde durduk. Yeni otellerin de hizmete girmesiyle Şanlıurfa hem ulusal, hem de uluslararası konferanslara bundan sonra daha çok ev sahipliği yapabilecek duruma geliyor. Güney sınırındaki komşularımız başta gelmek üzere, çeşitli ülkelerle ikili temasların ve bazı bölgesel toplantı ve konferansların Şanlıyufa’da düzenlenmesi için ortak bir çalışma yapılması hususunda görüş birliğine vardık.
Şanlıurfa programımızın en önemli gündem maddesi Harran Üniversitesinde öğrenci ve öğretim görevlileriyle bir araya gelmekti. Önce rektör Prof. İbrahim Halil Mutlu’yu heyet üyelerimizle birlikte ziyaret ettik. Kendisi de Urfalı olan rektörümüz uzun yıllarını bu üniversitenin gelişmesine ve kalkınmasına vermiş. Şehrin yaklaşık 20 kilometre dışında kurulan üniversite yerleşkesine giderken nasıl bir manzarayla karşılaşacağımızı merak ediyorduk. Doğrusunu söylemek gerekirse, Harran Üniversitesi hepimizi büyüledi. Uçsuz bucaksız sınırlar içerisinde, Atatürk barajından bölgeye yayılan sulama kanallarının arasında, yemyeşil, doğa ile içiçe yaşayan, modern, güzel bir eser ortaya çıkmış Şanlıurfa’da. Birlikte öğle yemeği yerken öğretim görevlilerine de aktardığım görüşlerimi buraya kaydetmek isterim. Şikago’da görev yaparken Amerika’da çok sayıda üniversite gezdim. Harran üniversitesi yerleşkesinin, binaları, fiziksel alt yapısı ve doğal çevresi bakımından bir çok uluslararası üniversiteden daha iyi konumda olduğunu söyleyebilirim.
Ancak eğitim imkanları yönünden benzer ifadeleri kullanmak bir hayli güç. Rektör bey öğretim elemanlarını ellerinde tutamadıklarını, güneydoğudaki üniversitelere göre batıdaki üniversitelerin hocalarını ellerinden aldıklarını belirtti. Özellikle ilk, orta ve lise eğitiminde çocukları olan öğretim görevlileri Şanlıurfa’da kalmayı tercih etmiyorlarmış. Anladığım kadarıyla, bu durum da ister istemez üniversitedeki eğitimi olumsuz yönde etkiliyor. Bununla birlikte, görüştüğümüz tüm hocalarımızın üniversitelerini daha da geliştirmek için üstün bir çaba gösterdiklerini gözlemledik.
Aslında kamu diplomasisi çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz ziyaretimizin en önemli bölümü dış politikamızı anlattığımız ve bakanlığımız hakkında bilgi verdiğimiz konferans oluyor. Konferansı iki genç meslektaşım ile birlikte gerçekleştirdik. Harran üniversiteli öğrenciler konuşmalarımızı ilgi ile dinlediler ve bize çok sayıda sorular sordular. Bu bilgilendirme toplantısının ne kadar önemli olduğunu, öğrenci ve hocalarla bir araya geldiğiniz sohbetlerde daha iyi anlıyorsunuz. Türkiye İsrail ilişkilerinden Ermenistan ile imzalanan protokollere, konsolosluk işlemlerinden sınırdaş ülkelerle vizelerin kaldırılmasına kadar, pek çok konuyu değişik yönleriyle gençler ve hocalarla konuşma imkanı bulduk.
Bu toplantımızın bir amacı da bakanlığımızı tanıtmak ve Harran üniversitesinde okuyan dış politikaya ilgili gençleri dışişleri bakanlığına girmeye teşvik etmekti. Bu konuda çok ilginç sorular aldık. Dışişleri bakanlığının adeta kapalı bir kutu olduğu, hariciyeci anne babaları olmayan veya yurt dışında eğitim almayan gençlerin diplomat olma konusunda pek şansları olmadığı yönündeki görüşlerin, kendilerimizden de örnekler vererek doğru olmadığını anlatmaya çalıştık. Konferans oldukça verimli geçti. Sağolsunlar, öğrenciler ve öğretim görevlilerimiz çok ilgi gösterdiler. Harranlı gençlerin yalnız dış politikada değil, diğer pek çok alanda da benzer programlar düzenlemelerinin çok yararlı olacağını düşünüyorum. Eğer arzu ederlerse daha sonraki tarihlerde bir kere daha benzer bir toplantıda bir araya gelebileceğimizi belirtmek isterim.
Şanlıurfa’da Valiliğimiz bizi Polis Evi’nde misafir etti. Kimileri polis evlerinin yalnız polislerin kullanımı için inşa edilmiş bir misafirhane olduğunu zannederler. Oysa Polis evleri 81 ilimizde, bizler gibi kamu görevlilerine de hizmet sunuyor. Ziyaretçi defterine not düşerken gördüm; sayın Başbakanımız, bakanlarımız ve çok saydıda diğer bürokratımız da Şanlıurfa’yı ziyaretlerinde hep polis evini tercih etmişler. Üst düzeyde hizmet sunan ciddi, çalışkan ve güleryüzlü polis evi yöneticileri ve çalışanlarına bu vesileyle teşekkürlerimizi sunmak isterim.
Harran üniversitesinden ayrılmadan önce heyetimizdeki arkadaşlarımızla birlikte yerleşkeye hatıra ağaçları diktik. Umarım, önümüzdeki yıllarda bir vesile ile Şanlıurfamızı bir kere daha ziyaret edip ağaçlarımızın büyüdüklerini görür, dostlarımızla bir kez daha bir araya geliriz.
Şanlıurfa’dan sonra şimdi sırada Kahramanmaraş, Kayseri ve Ağrı var. Aynı ekibimizle bu ziyaretlerimizi de bir an önce gerçekleştirmeyi arzu ediyoruz.
.