You are currently viewing Eğitim ve öğretimde bilişimden daha etkin nasıl yararlanabiliriz?

Eğitim ve öğretimde bilişimden daha etkin nasıl yararlanabiliriz?

Benim üniversite yıllarımda “uzaktan eğitim/öğretim” kavramı henüz bilinmiyordu. Derslerimize girer, hocalarımızı dinler, notlarımızı alır ve sınavlara hazırlanırdık. Bu nedenle yüksek öğrenimde hocaların ders anlatma yetenekleri önemliydi. Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki hocalarımız arasında en çok hatırladığım, daha sonraki yıllarda erken yaşta kaybettiğimiz Oral Sander’dir. Benim gibi, bizim sınıftaki çoğu arkadaşımıza da Siyasal Tarih dersini sevdirmesini sanırım Oral Hocamızın ders anlatma kabiliyetine borçluyduk. Bir gün, diğer bir tanınmış Siyasal Tarih hocasının başka bir bölüme verdiği derse girdiğimde ne kadar hayal kırıklığı yaşadığımı unutamam; ders boyunca öğrencilerle hiçbir iletişim kurmadan sınıfın pencerelerine bakarak anlatmıştı dersi hocamız. Bu deneyimden sonra bir daha da dersine girmemiştim.

Şimdi artık dünyanın dört bir yanındaki profesörlerin derslerini çevrimiçi izlemek mümkün. Bu gelişmiş bilişim altyapısı, eğitim ve öğretim programlarına kolaylıkla erişim sağladığı gibi hocalar arasındaki rekabeti de artırdı. Artık hangi alanda, hangi dersi almak isterseniz çok sayıda internet adresinden bu derslere erişebilir, dilediğiniz hocaların derslerini izleyebilirsiniz. YouTube’da binlerce ücretsiz eğitim videoları var; ayrıca pek çok üniversite, hocalarının derslerini video olarak da öğrencilerinin kullanımına sunuyorlar. Bu teknolojik imkanlar eğitimde yeni ufuklar açtı son yıllarda. Bir yıldır yaşadığımız küresel salgındönemi bu süreci daha da hızlandırdı.

Bir dönem uzaktan eğitim ve öğretim videolarıyla yakından ilgilenmiştim. Harvard üniversitesinin programlarından birinde tanınmış bir hukuk profesörü Michael J. Sandel’in dersini izlediğimde çok etkilenmiştim. Bu satırları yazarken arayıp buldum; dersi bir kez daha seyrettim. Yıllar önce ne kadar beğendiysem; şimdi de aynı düzeyde ilgimi çekti hocanın dersi. Linkini burada paylaşıyorum; hukuk ancak bu kadar etkili anlatılabilir. Anfideki öğrencilerin 50 dakika boyunca hocalarını ne kadar dikkatle izlediklerini gördüğünüzde sizin de anlatıma hayran kalacağınızdan eminim.

Öğrencilere tüm dersleri, o dersleri en iyi öğreten eğitimciler ve akademisyenler versin demek istemiyorum. Kuşkusuz her düzey eğitimde öğretmenlerimize büyük görevler düşüyor. Ancak bu kadar geniş imkanlar varken bizim başımızı kuma gömmememiz; dünyadaki teknolojik gelişmeleri yakından izleyip güzel örnekleri de inceleyerek eğitim modelimizi yeniden değerlendirmemiz gerekiyor. Bunu başarabilmek, kuşkusuz, öncelikle bu konunun önemine inanmaktan geçiyor.

İnternet üzerinden temel eğitimin ilginç bir örneği Salman Khan’ın Amerika’da kurduğu Khan Academy. Salman Khan Pakistan kökenli Amerikalı bir matematik öğretmeni. Başka bir şehirde yaşayan kuzenlerine telefonla ders anlatmaktan bıkmış; oturup bu dersleri videoya çekerek onlarla paylaşmaya başlamış. Bakmış ki bu yöntem oldukça başarılı sonuçlar veriyor; bu altyapıyı online eğitim platformuna dönüştürmüş. (Bunun öyküsünü anlattığı video için burayı tıklayabilirsiniz) Bugün Khan Academy dünyanın dört bir yanından milyonlarca kişi tarafından izleniyor. Yalnız matematik ve fizik gibi fen bilimlerinde değil, sosyal bilimlerde de yüzlerce, binlerce dersi internet üzerinden ücretsiz olarak kullanıma sunuyor. Khan Academy bu başarısından sonra dünyanın farklı ülkelerinde yerel dillerde de öğrencilere ulaşmaya başladı. Türkiye’de de STFA 5-6 yıl önce bu görevi üstlendi. https://tr.khanacademy.org/ adresi üzerinden Khan Academy’nin Türkçe içeriklerine hiçbir ödeme yapılmadan erişilmesi mümkün.

Son bir yılda yaşadığımız salgın döneminde bir bakıma zorunlu olarak, diğer dünya ülkeleriyle birlikte biz de her düzeyde eğitimi ve öğretimi internet üzerinden yapmaya başladık. Avrupa’nın en yavaş internet altyapısını kullanan ülke olarak buna biraz hazırlıksız yakalandık; ayrıca içerik olarak da tüm dallar için derslerimiz yoktu. Ama yine de Milli Eğitim Bakanlığımızın EBA altyapısı öğrencilerle öğretmeleri arasında iletişim kanallarını açmayı başardı. Üniversitelerimiz de hocalarla öğrencilerini bilgisayar ekranlarında buluşturabildi. Bununla birlikte, dünya standartlarında bir altyapıyı kullanıma sunduğumuzu söylememiz maalesef mümkün değil. Bu alanda kat edeceğimiz bir hayli yol var gibi görünüyor.

Hepimiz biliyoruz, ülkemizde temel ve hazırlayıcı eğitimle ilgili sorunların başında fırsat eşitliğinin olmaması geliyor. Bölgeler arasında olduğu kadar şehirlerle kırsal kesimdeki okullar arasında da farklılıklar var. Okulların başarı durumlarını incelediğimizde bu farklılığı çok açık görüyoruz. Uzaktan eğitim bu eşitsizliğin ortadan kaldırılmasında da önemli bir yöntem olacak gibi görünüyor. Ülkemizin her bir tarafını güçlü bir internet altyapısıyla donatabilir ve buna eşzamanlı olarak uzaktan eğitim için gerekli yöntemleri de geliştirebilirse yaşadığımız sorunları en aza indirebilir, hatta bu konuda bölgemizde örnek bir ülke olabiliriz.

Uzaktan öğretim alanında üniversitelerimizin öncü olması beklenir. Ancak uygulamada bu konuda bir eşgüdüm olmadığını görüyoruz. Her üniversite kendi yağıyla kavrulmaya çalışıyor. Bazılarının teknik altyapıları güçlü; daha kaliteli içerik hazırlayabiliyorlar. Örneğin İzmir’deki Yaşar Üniversitesinin gelişmiş bir stüdyosu var; burada son teknolojiler kullanılarak ders videoları üretiliyor. Bazı üniversiteler ise öğrencilerini internet üzerinden diğer üniversitelerin derslerini almaya teşvik ediyorlar; internet üzerinden alınan bu derslere de kredi veriyorlar. FEM Üniversitesi rektörü Prof. Muhammed Şahin bu konuda vizyon sahibi bir hoca. Deneyimli rektör, geçtiğimiz aylarda katıldığım bir toplantıda, önümüzdeki yıllarda bu uygulamalarının alanını daha da genişleteceklerini söylemişti bana. Diğer üniversitelerimizin de kuşkusuz benzer projeleri vardır. Ancak bu çalışmaların bir birinden bağımsız yapılması değil, eşgüdümlü bir şekilde tüm üniversitelerimizi kapsayacak şekilde yürütülmesi muhakkak daha sonuç alıcı olacaktır.

Uzaktan eğitimin yararlı olabileceği bir alanın da yabancı dil öğrenimi olduğunu düşünüyorum. Oldum olası bizim okullarımızda yabancı dil eğitimi konusunda pek bir başarı sağlayamıyoruz. Özellikle devlet okullarında okuyan çocuklarımız liseden mezun olduklarında, eğitim gördükleri yabancı dilde bir paragraf yazabilecek, bir yabancıyla karşılaştığında meramını anlatabilecek düzeyde bilgi ve pratik sahibi olamıyorlar. Bunun nedeni yalnız sistemde değil kuşkusuz; yabancı dil dersi öğretmenlerimiz de öğrendikleri yabancı dillerde iyi olmadıkları için çocuklarımıza dil öğretmekte maalesef başarılı olamıyorlar. Bu sorunun çözümü tüm yabancı dil öğretmenlerini bu dilleri konuşan ülkelerden getirtmek olamayacağına göre, bizim öncelikle öğretmenlerimize yabancı dili iyi öğretebilmemiz gerekiyor. Bunun da yegane yolu bilişim altyapısını çok etkin kullanıp öğrencilerimizle birlikte öğretmenlerimizi de internet üzerinden eğitime yönlendirmek olmalıdır. Öğrencilerimiz öğretmenlerinin sınırlı bilgileri ve farklı telaffuzları üzerinden dil öğreneceklerine, eğitim kurumlarımızın onayından geçmiş malzemelerle yeni diller öğrenmeyi amaçlamalıdır.

Teknolojinin bize sağladığı bugünkü imkanları kullanmak varken bağnaz bir düşünceyle hala eski yöntemlerle eğitim verme inadından vazgeçmeliyiz. Bunun da yolu güzel örnekleri çoğaltıp, güçlü bir strateji ve eşgüdüm ile eğitim ve öğretimde bilişimden yararlanarak yeni bir anlayışı hakim kılmaktır. Türkiye bu konuda, dünyada olmasa bile, içinde bulunduğumuz bölgede önemli bir model olabilir.

This Post Has 3 Comments

  1. Selim

    Sorun teknoloji yada mühendislerimiz değil; sorun tamamen iş alımı ve yönetimini beceremeyen kifayetsiz muhteris idarecilerimiz ve anlattığı derse soru hazırlayamayan öğretmenlerimizden kaynaklı. Ülkemizde kamuya, eğitim sekötüne yazılım üreten bir çok firma batırıldı, diğerleri de yolda. Udemy kurucusu türkiyede bu işin olamayacağını erken farkedip gidenlerden. Udemy nin öylüsüne bakmanızı öneririm..
    Yakın gelecekte erzurumdaki bir gencimiz, stanford yada oxford da computer science okuyup bitirebilecek.Marifet her ile bir üniversite de değil, yetkin bir üniversiteyi dünyaya açabilmekte.

  2. Mehmet Can

    Teşekkür ederiz. Salman Khan’ı ben de bir süre yakından izlemiştim. Bizim ülkemizden bir Salman çıkmadı bugüne kadar ne yazık ki. Umarım bundan sonra çıkar.

  3. Şükriye Tepe

    Sizin dış politika yazılarınıza alışmıştık. Bu hafta ilginç bir bilişim yazısına imza atmışsınız. Teşekkür ederiz. Eğitimde bilişimi etkin kullanamayanlar bu yarışta geride kalacaklar. Umarım yöneticilerimiz de bu konunun önemini idrak ederler.

Bir yanıt yazın